WhatsApp Destek Hatt
20.000 TL ve Üzeri Alışverişlerinizde Pırlantalı Kutup Yıldızı Kolye HEDİYE

Pırlantanın Tarihi ve Oluşumu

Pırlanta Tarihi ve Oluşumu

Pırlanta binlerce yıldır insan hayatında yer edinmekte ve pek çok farklı kullanım alanı, tarihi anları ve çok daha fazlasını içerisinde barındırır. Pırlanta, doğada ham halde bulunan elmas madeninin işlenmiş haline denir. Doğada bulunan elmaslar ilk çağlarda parlaklıklarıyla diğer madenlerden ayrı tutulmuşlardır ve tarih boyunca farklı anlamlar yüklenmiştir. Çok ayrıntılı bir tarihe sahip olmasına karşın biz burada pırlantanın tarihi anlarını anlatacağız.

M.Ö. 800-1000: Elmasın yaklaşık 3.000 yıl önce Hindistan’da keşfedildiğine inanılır.

M.Ö. 327: Makedon İmparatorluğu’nun Kralı Büyük İskender, Hindistan’dan Avrupa’ya ilk elmasları getirmeye başlamıştır.

1074: İlk defa elmasın takı üzerinde kullanımı, Macar bir kraliçenin tacının pırlantayla bezenmesiyle gerçekleştirilmiştir.

1375: Elmasa ilk kesim şekli geliştirildi. Elmas nokta kesim (point cut) şekliyle ilk defa pırlantaya dönüştürüldü. Nokta Kesim elmasın doğal şeklinden biraz işlem gerçekleştirilerek standart bir şekle gelmesi anlamına gelir. Bu gelişmeden önce sadece doğada iyi bir şekille bulunan elmaslar değerli kabul edilir ve alınırdı, madenden çıktığı hali kötü bir şekil olan elmaslar ihmal edildi, çünkü hiç kimse bunların nasıl kesileceğini veya şekil verileceğini bilemiyordu. Bundan dolayı pırlanta oluşumunda, ilk şekil verilen elmaslar, yani pırlantalar, Nokta Kesim Pırlantalardır ve pırlanta tarihinde en önemli dönüm noktalarından biridir.

1477: Pırlanta tektaş yüzük ilk kez Avusturya Arşidükü Maximilian tarafından Burgundy’li Mary’ye evlilik teklifi edilirken verildi ve erkeğin pırlanta yüzükle evlilik teklif etmesi geleneği başlamış oldu. Ancak bu gelenek ağırlıklı olarak aristokrat kesim tarafından uygulanmaktaydı.

1520: Açmakta olan bir goncaya benzeyen, Gül Kesim (Rose Cut) Pırlanta kesimi keşfedildi.

1681: Venedikli bir pırlanta işleyicisi tarafından Peruzzi Kesimi (Peruzzi Cut) keşfedildi. Öncesindeki popüler kesimlere nazaran Peruzzi Kesimi’nde pırlantanın taç kısmındaki faset sayısı 17’den 33’e çıkarıldı ve bu da pırlantanın parlaklığını oldukça yükseltti.

1902: Cullinan Pırlanta, dünyanın en büyük ham elması, Güney Afrika’da bir madende keşfedildi. Bu ve benzeri hatrı sayılır pırlantalara göz atmak için “Dünyanın En Meşhur Pırlantaları”nı inceleyebilirsiniz.

1919: Günümüzde hala en yaygın olarak kullanılan pırlanta şekli olan Yuvarlak Kesim Pırlanta (Brilliant Cut), Marcel Tolkowsky tarafından keşfedilmiştir. Yuvarlak Kesim, kesimin optik özellikleri, kesim oranları, ışığı yansıtması gibi pek çok açıdan diğer kesim türlerine göre daha popüler olmasında en etkili faktördür.

Elmasa Yüklenen Anlamlar

Elmasın doğada bulunan en sert maden olması ve en sert darbenin bile hasar vermemesi insanlar tarafından dikkat edilen bir unsur olup tarih boyunca pek çok anlam yüklenmiştir.

Elmasın Adaleti: Yahudi yüksek rahipleri, zamanında insanların masumiyetini veya suçluluğunu belirlemek için elmastan yararlanmışlardır. Rahiplerin düşüncesine göre suçlu birinin arkasına yerleştirilen elmas donuklaşarak kararacak, masum birinin arkasındaki elmas ise artan parlaklıkla ışıldayacaktı. Elmasın yargıç olarak kullanılmasının mantığı neydi? Biri gerçekleri söylediği oranda elmasın parlaklığı artacağı inancı o zamanlar bu durumu mantıklı kılıyordu.

İyileştirici Elmas: Bundan yaklaşık iki bin yıl önce elmas mucize taş olarak görülmekteydi. Günümüzdeki meditatif taşlar gibi görülen elmasın o zamanlar, karın ağrısı, hafıza kaybı, depresyon, fiziki yorgunluk, enfeksiyonlar, zihin hastalıkları, kabuslar, cilt hastalıkları ve daha pek çok kafa ve kalp hastalıklarına tedavi olduğu inancı hakimdi.

Tanrıların Gözyaşları Olan Elmas: Antik Roma ve Yunan inancına göre elmaslar tanrıların gözyaşları, hatta düşen yıldızlardan kopan yıldız parçalarıydı. M.S. ilk yüzyılda yazılmış Roma Edebiyat eserlerinde, Cupid’in (aşk tanrısı) dayanılamaz aşk okları elmas uçluydu. Klasik dönem Yunan filozoflarından Plato ise elması, bedenlenmiş gök ruhları ve canlı varlıklar olarak görmekteydi.

Yıldırım Parçacıkları Olan Elmas: Hindular, heykellerin göz kısımlarına elmas koymalarının yanı sıra elmasların, yıldırımın bir kayaya çarpmasıyla oluştuğuna inanıyorlardı.

Şeytan’ın Cazibe Aracı Elmas: Pers kültüründe, Tanrı’nın dünyayı yaratırken; elmas, altın ve benzeri değerli maden ve taşlara ihtiyacı olmadığına inanılırken, öte yandan Şeytan’ın ise Havva’nın Eden Bahçesi’nde parlak renkli çiçekleri sevmesinden ötürü, aynı tonlarda ve insanları cezbetmek adına değerli maden ve taşları oluşturduğuna inanılırdı.

Savaşta Koruyan Elmas: Antik zamanlarda, savaşlara liderlik eden krallar ağır deri yakalarına elmasları çivilerlerdi. İnanışa göre, elmaslar tanrılardan gelen ve sıradan insanların anlayamayacağı sihirli süper güçlere sahiptiler ve bunlardan en başta geleni de insanları korumasıydı.

Sonsuz Aşkın Temsilcisi Olan Pırlanta: 1477 yılından günümüze kadar süren geleneğe göre ise, pırlanta oluşumu milyonlarca yıl sürmesi, oluşumunda yoğun bir emek olması ve sonunda oluşan parçacığın bir ömür boyu sürmesi sebebiyle aşk ve aşkın en dorukta hissedildiği an olan evlilik teklifine konu olmuştur. Evlilik tekliflerinde kullanılması 1477’de Avusturya Arşidükü Maximilian’ın evlilik teklifine dayanmaktadır.

Pırlanta Kelime Kökeni Nereden Geliyor?

İngilizce’de ham halde bulunan elmasa “diamond” denmekte ve işlenmiş elmas kesim yönteminin adıyla ayrıştırılmaktadır. Örneğin “diamond” temel anlamda genel maden ismini ifade etmektedir ancak “Oval Cut Diamond”, “Oval Kesim Elmas” şeklinde söylenmektedir. İngilizce’de diamond hem işlenmiş elmasa hem de elmasa kullanılmaktadır. Elmasın en kabul gören kesimi “Brilliant Cut”, yani parlak kesimdir. Pırlanta popülerlik kazandığında en popüler olan kesim şekli günümüzde de olduğu gibi “Brilliant” kesimiydi. Ülkemizde “Pırlanta” kelimesi de “Brilliant”ın dilimize geçmesiyle oluşmuştur. Esasında “Brilliant” en popüler olan kesim şekli adı iken dilimizde her türlü işlenmiş elmasa Pırlanta denmektedir.

Pırlanta Nasıl Oluşur?

Pırlanta, altın ve diğer değerli madenlerin nadir bulunulduğu için değerli olduğunu biliyorsunuzdur. Ancak hiç elmas nasıl oluşur ve nasıl üretilir merak etmediniz mi? Cevabınız evet ise bu makale tam sizin için.

Binler, milyonlar ve hatta milyarlarca yıl önce yeryüzünün 200 km altında zamanla oluşan aşırı ısı ve basınç saf karbon (C) elementini renksiz elmas kristalerine dönüştürdü. Elmas tek bir elementten (karbon elementi) oluşan tek değerli madendir.

Sonunda, volkanik hareketler elması Dünya yüzeyine çıkarmaya başladı. Volkanik hareketleri sağlayan yarıklar, kimberlit yarıkları olarak da bilinir, elması yüzeye itti ve bu yolculuk elmasın ısısının yeryüzüne çıkana kadar azalmasını sağladı. Günümüzde, elmas madenlerinin bulunduğu bölgeler, çakıl yatakları ve okyanus zemininin yanı sıra ağırlıklı olarak geçmişte volkanik hareketlilik gözlemlenen bölgelerdir. Günümüzde en fazla elmas çıkan madenler Afrika, Rusya, Avustralya ve Kanada’da bulunmaktadır.

Elmas, Dünya yüzeyine yolcuğu sırasında pek çok diğer minerali ve renkleri iz boyutlarında üzerine almaktadır. Ekstra beyaz olarak geçen elmaslar oldukça nadirdir ve en pahalı olanlarıdır. Çoğu elmas kahverengi veya sarı renkleri içerisinde barındırır. Sarı ve kahverengi pırlantalar bundan dolayı daha ucuzdur. Ancak diğer renkli elmaslar olan mavi, kırmızı, turuncu, pembe ve yeşil elmaslar sayıları 100’ü aşmadığı için oldukça pahalı ve koleksiyon eserleridir.

Bu güzel ve popüler değerli maden, göze narin bir cam gibi gelebilir, ancak bu maden Dünya’nın en sert doğal maddesidir. Çok ağır şartlar sağlandığı taktirde yanması veya kırılması mümkün olabilmesine rağmen normal şartlar altında bir elması sadece elmas madeni keser veya kırar. Elmasın İngilizce’si olan “Diamond” da eski Yunan dilinde “Evcilleştirilemez, kolayca parçalanamaz” anlamına gelen “Adamas” veya “Adamantinos” kelimesinden türetilmiştir.  Bu da elmasın ilk çağlarında insanların elmasa bakışını göstermektedir.

Elmasın doğadaki en sert madde olması onu aynı zamanda endüstriyel kullanımda da uygun hale getirmektedir. Torna, freze, matkap, testere ve daha pek çok makine içerisinde kesici alet olarak kullanılmaktadır. Uzmanların aktardığına göre dünyadaki tüm elmas madeninin %80’i endüstriyel amaçlarla kullanılmakta, sadece %20’lik bir kısmı değerli maden ve değerli takı sektöründe kullanılmaktadır.

Pırlantanın İnsan Tarafından Üretimi Mümkün Müdür?

1950’li yıllardan bu yana, elmas insan tarafından da endüstriyel amaçla oluşturulmaya başlanmıştır. Sanayiciler, elmasın yeraltındaki milyonlarca yıl süren üretim sürecini laboratuarlarda kopyalayarak endüstriyel kullanım amaçlı kendi elmaslarını üretebilmişlerdir.

Öte yandan, günümüzde bazı üreticiler değerli maden kalitesinde elmasları laboratuarlarda üretebilmektedir. Milyonlarca yıllık doğal oluşumun aksine, insan tarafından günlerle sayılabilecek sürede geliştirilmiş elmas doğal elmaslarla aynı kimyasal, fiziksel ve optik görünüme sahip olabilmektedir.

Gözle görülemeyecek farklara sahip doğal ve yapay elmas arasındaki fark sadece laboratuarda yapılacak özel testlerle ayrıştırılabilir. Güzel renkli elmaslar doğada oldukça nadir oalrak bulunurken, insan yapımı elmaslar üretim sürecinde dilenen renge dönüştürülebilir. Doğal elmaslara nazaran insan yapımı elmaslar daha ucuzdur.

Pırlantaya Benzeyen Maddeler

Mozanit: Pırlantaya en çok benzeyen madde mozanittir. Mozanit 1893 yılında Amerika’da binlerce yıllık bir meteor kraterinde bulundu ve sadece orada yer almaktadır. Sadece bir kraterde yer aldığından dünyanın en nadir madenidir ve bu krateri bulan Fransız Bilim Adamı Moissan’ın adıyla anıldı. 1998 yılında ise pırlantaya benzerliğiyle ön plana çıkan mozaniti ileri teknolojiyle üreten Amerika’lı bir mücevher şirketi 100 yıl önce unutulmuş ve oldukça ender bulunan madeni tekrar canlandırdı. Günümüzde pırlantadan en zor ayrıştırılan değerli taş olarak mozanit gösterilebilir. Mozanit taşının fiyatı pırlantadan 6-8 kat daha uygun olmasına rağmen benzerlik sebebiyle pırlanta olarak satan dolandırıcılar da bulunmaktadır.

Zirkon, Pırlanta, Mozanit ve Svarovski Kristali

Mozanit ile pırlantayı birbirinden ayırt etmek çıplak gözle imkansız olmasına rağmen, lupla bakıldığında şampanya rengi (J color) olduğu, içeriğinde hiçbir küçük iz bulunmaması, içerisindeki çift yansıma ile kendini ele vermektedir. Öte yandan J color ve berraklığı mükemmel (FL) olan pırlantayla ayrıştırılması sadece çift yansımayla olabilir. Ancak FL bir pırlanta çok değerli olacağından mozanit aradaki fiyat farkından kendini ele vermektedir.

Zirkon: Pırlantayla ayrıştırılması oldukça kolay bir taş olmakla birlikte oldukça değersizdir. Pırlantanın ışıltısını sağlayamaması ve rengindeki donukluk ile kolaylıkla ayırt edilebilir. 10 sene öncesine kadar altın üzerine zirkon monte edilerek satılıyorken ayırt edemeyenler dolandırılabiliyordu. Ancak günümüzde artık herkesin bilgi sahibi olduğu piyasada zirkon taşı genellikle gümüş ve bijuteri takılara monte edilmektedir.

Sentetik Elmas: Günümüz teknolojik gelişmeleri, laboratuar ortamında elmasa birebir benzeyen ve ayırt edilemeyecek taşlar üretilebilecek boyuta getirmiştir. Bu pırlantalar dünya genelinde henüz çok yaygın olmamasına rağmen fiyatları pırlanta ile benzer boyuttadır. Sentetik elmas üretici laboratuarlar bu konudaki en sağlıklı ve pırlantaya en çok benzeyen üretimlerini geçen sene sonunda gerçekleştirmişlerdir. Bunları ayırt edebilmek için laboratuarların kemer üzerinde yazmış oldukları laboratuar adına dikkat etmek gerekmektedir. Günümüzde henüz yaygın olmadığından dolayı çok önemsememek gerekirken gelecek 10 yılda pırlanta sektörünün çehresini değiştirebilecek bir buluştur.

E-bülten aboneliği anında 50 TL kazandırıyor
YUKARI